"Sürekli hikaye anlatan insanlar hikaye olur."
http://www.youtube.com/watch?v=xr_DgBlHLiM

24.

Her şey bir anlığına gelişiyor. Yapyağmurlu bi' gece. Kabataş'tan Topkapı'ya giden bir tramvayda -Laleli değil, ne yazık-. Sadece bir anlığına yanına oturan kişiye bakıyor. Gecenin on buçuğunda ilk defa bir çocukla başbaşa kalma fırsatı yakalamış; başbaşa bile değiller oysa ki. Uzaklaştığın onca şeyi düşün, kulaklığında en sevdiğin kadınlardan biri Diamonds and Rust söylerken -Baez değil, ne yazık-. Onca kalabalıklaşmak aslında yalnızlaşmaktan başka bir iş değil ve yazmak, yazmak her daim. Ve bir de müzik. Hayatın başka manası mı var ki? Çocuk geriniyor. Tam şu an.
Normalde yanımda oturan birinin gerinirken omzuma değen kolu beni rahatsız eder ama bu defa daha uzun sürsün istiyorum. Bu küçük kızı sarıp sonsuza dek bırakmamak. Üstelik o bunu sonsuza dek bilmeyecek. Bizim başka insanlarda uyandırdığımız sonsuza dek bilmeyeceğimiz hisler neler acaba? İnsan hep kendisiyle ilgili olanı bilmek istiyor işte. Kabataştan Topkapı'ya giden bir tramvayda bile -Laleli değil, ne yazık. 

1 yorum: