Belki de sorun kendime fazla inanmamdır.
Ya da daha doğru bir ifadeyle, bir yandan istersem her şeyi bir şekilde yapabileceğime delicesine inanırken, bir yandan da istesem de yapamayacağım şeyler olduğunu bilmek.
BİLMEK. İşte her şey bir kez daha aynı kapıya çıkıyor: Farkındalık. Buna sık sık takılıyorum, değil mi?
Gençliğinde Tolstoy'un da yaşamış olduğu şu olay mesela: Hayatın tüm kötülüklerin başı olduğunu, yaşamaktan daha kötü bir şey olamayacağını; yani başka bir deyişle, ölümün bu kötülükten kurtulmak için tek çare olduğunu düşünürken bile kendini öldüremeyeceğinin farkında olması. İŞTE BÜTÜN SORUN BU.
inancın da fazlası piyango, en ağırından. aldatmaca, vazgeçmekle eşdeğer.
YanıtlaSilfarkındalık şeysi bu belki de benim yazamadığım cümlelerdir. tolstoy da sanırım şöyle bir şey demeye getirmiş : ya ne yapalım?
tolstoy cevap insanı değil. bi' şey demeye getirdiğini sanmıyorum yani. ha, sen bi' şey çıkarmak istersin, orası ayrı.
YanıtlaSilnasıl yani, bir şey demeye getirdiğini sanmıyorum. Anladım demek istediğini. Tolstoy bariz bir anlam yüklememiş cümlesine, hani okuyucunun anladığı kadar hatta hayal gücü kadar iyi bir cümle.. Öyle mi?
YanıtlaSil