"Sürekli hikaye anlatan insanlar hikaye olur."
http://www.youtube.com/watch?v=xr_DgBlHLiM

2.

Gece ve denizin yolu hafif sallanarak yüzen bir kayıkta kesişiyor. Su, deniz için fazla sakin. Bir göle daha çok yakışabilirdi oysa ki. Düşüncemden haberdar gibi görünen bir dalga sarsıyor kayığımı, ıslanıyorum. Elimi yüzeyinde gezdiriyorum. Beni hissetmişçesine sakinleşiyor su. Etrafta yansıma yapacak kadar bile ışık yok. Renkler de yok bu yüzden. Kayığım, üzerimdeki kıyafetler ne renk; bunları bile göremiyorum. Sadece gökyüzündeki parlak sarı noktalar var. Bu kadar uzakta oluşlarına üzülüyorum. Yine de yanlarına gitmek gibi bir düşüncem yok. Su, yetiyor. Bilmiyorum. İnsan böyle bir yerde yalnızlığı daha iyi hissedebiliyor. Öyle herkesin sevebileceği bir şey değil bu. Ama ben seviyorum. Yalnızlığı ve kendimle baş başa kalmayı. Aslında yalnızlığı sevmeyen bir bakıma kendini de sevmiyordur. Düşündükçe daha da mantıklı geliyor bu cümle. Rüzgarın yeni farkına varıyorum. Sanırım mevsim yaz; ılık bir hava dalgası tenimi yalayarak esmeye devam ediyor. Şimdi başka bir şeye bakıyorum. Uzaklarda. Önceleri yıldız sandığım, küçük, parlak, sarı bir nokta. Yanıp sönüyor artık. Bir deniz feneri! Gidip bakmak istiyorum ama çok uzakta. Kayığın zeminine uzanıyorum, belki diyorum, uyandığımda yanında olurum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder